28 Aralık 2007 Cuma

BALI PARMAKLAMAK KOLAY ÜRETMEK ZOR

YALOVA ARI YETİŞTİRİCİLERİ BİRLİĞİ


Birliğimiz yönetim Kurulu ve arıcılarımızla 26.12.2007 tarihinde Milliyet gazetesinde yayınlanan “Bal Sanayicileri İthalat İstiyor” başlıklı haberi okuduk ve üzüntü ile karşıladık.
Konu olan haberde Balparmak firması kurucusu ve Bal sanayicileri derneği 2. başkanı Özen Altıparmak’ın demecinde; “Temiz ve sağlıklı bal bitti. Piyasayı hileli ve kalıntılı bal işgal etti.” demeci çok üzücü ve düşündürücüdür.


Bal Sanayicileri 2. Başkanı olarak verilen demeçle Bal sanayicilerinin piyasada olan balları sahte ve kalıntılı mıdır? Tüketicilerimize balın özelliklerini tanıtmamız gerekirken, bazı firmaların zamanında yaptığı basitlikle ve zararlı “bizden başka herkesin balı kötüdür” politikaları ile mi hareket etmeliyiz? Daha kaç altın yumurtlayan tavuk kesilecek? Apimondia- Dublin kongresinde Türk Ballarında cloran-fenicol çıkmasının açıklamasını kimse yapmamıştır. Türkiye de kullanımda bulunmayan bu ilacın ballarımızda çıkması şüphe uyandırıcıdır. İthal edildikten sonra, yurt dışına Türk Balı olarak satılan balların ülkemiz ekonomisine ve tüketicilerimize zararları ortada değil midir? Daha nasıl İthalat kelimesi telaffuz edilebilir ki?


Geçirdiğimiz 2–3 yıldır gereksiz spekülasyonlardan dolayı baldan para kazanamayan Arı Yetiştiricilerinin bir başka krizle boğuşmasının faydası kime daha çok olmuştur? 2–3 yılın arıcılarımız tarafından analizinin yapılabilmesi büyük önem taşımaktadır. 2 yıl önce “ballarda kalıntı var ve sahte bal çok” denilerek piyasadan ballar seçilme usulü ile alındı. Üreticiler Ayçiçeği ballarının tenekesini 65–70 YTL/26 Kg. ye sattılar. Bir sonraki yıl Ayçiçeğinde verim %50 düştü. Bu seferde 9000 ton bal ithalatı yapılacak denilerek 100–150 YTL/26 Kg. fiyatlarla bal satıldı. Sadece ayçiçeği balında arıcılarımızın eline geçen parada hiçbir farklılık olmadı. Ama arıcıların can çekiştikleri senelerdeki bal fiyatlarının karlılığının tadı; birilerinin damağında kaldı. Arıcılarımızın ayakta durmaları nasıl beklenir?


Yılın büyük bir çoğunluğunu evlerinde uzakta ve sürekli masraf yaparak üretimde bulunmaya çalışan arıcılarımızı ayakta durmaları ne kadar zordur. İthalat rüzgârları durunca tekrar rüzgâr estirme çabaları mıdır? Rüzgâr deyince Yunan Mitolojisi hatırıma geldi;

Mitolojide Truva Savaşı için Agamemnon’un rüzgâra muhtaç gemilerini hareket ettirmek için kızı İphigenea’yı Artemisi’e kurban etmesi ne kadar üzücüdür. Arıcılarımız daha ne kadar kurban edilmeye çalışılacak, sabırla bekliyoruz. Avrupa bizden Türk Balı isterken, biz insanımıza vasıfsız ithal balları mı yedireceğiz?


Yalova
Arı Yetiştiricileri Birliği
Yönetim Kurulu Başkanı
Mustafa Yıldız


NOT:
Yukardaki açıklama bana mesaj olarak geldi,bende telefon edip yayınladım.
Burada bir açıklama yapmak istiyorum,basın açıklamasında adı geçen ve ülkemizde kullanılmayan ilacı dünyada sadece Çin kullanıyormuş,bu nasıl garipliktirki ihraç edilen Tük ballartından bu ilaç çıkmış.Dün atıp tutanlar buna bir cevap versinler bakalım.

1 yorum:

İlhami Uyar dedi ki...

Birlik ve beraberlik içinde olmanın önemi açıkca anlaşılıyor.Tek vücut olup üreticiyi zor durumda bırakacak eylemlerin önüne nasıl geçilir onun hesabını yapmak lazım,bu gibi sahtakarlıklar hep Türk mallarınamı uygulanılıyor,bir zamanlarda portakallaraşırıngayla hormon enjekte edilmişti,anlaşıldıki mal türkiyeden çıktıktan sonra yapılmış o ülkede bulunmuştu.Özetle kaliteli bal üreterek göğsümüzü gererek dünya pazarlarındaki yerimizi almamızdır,fakat rekabet ortamı o kadar engebeliki sizinde karşınızdakinin kullandığı argümanları kullanmaktan başka yolunuz kalmıyor.Elbirliğiyle sorunların çözüleceğine yürekten inanıyor bu konuda emeği geçen herkese saygılar sunuyorum.